Ağabeyimiz Serkan Acar’a veda…
Yıllar önce Fenerbahçe yarımadasındaki eski kulüp binasında tanışmıştım Serkan ağabeyle. Zemin katındaki odasında… İdari İşler Koordinatörü Serkan Acar…
Ben dokuz yaşındayken geldiğimiz İstanbul’da, üç yıl sonra Kadıköy’le ve Fenerbahçe Stadı’yla tanıştırmıştı babam; ağabeyim ve beni. Ben, Fenerbahçeliliğim adına hayatımdaki en büyük tanışmalardan birini o gün Fenerbahçe Stadı ile tanışarak yaşadıysam, bir diğerini de yıllar sonra kulüp binasında Serkan ağabeyle tanışarak yaşamıştım.
2000’li yılların başında kendisiyle o ilk tanıştığımda gördüğüm sıcaklığın hiçbir zaman eksildiğini hissetmedim. O gün farkında değildim ama kısa süre içinde anladım ki, ben aslında o gün Fenerbahçe Spor Kulübü’nün İdari İşler Koordinatörü Serkan Acar ile değil, Fenerbahçe’nin 40 yıllık tarihiyle, yıllar geçtikçe kendimi daha yakın hissedeceğim, dünya üzerinde örneklerini pek fazla bulamayacağımız `iyi bir insan`la tanışmıştım.
Ve zamanla öğrendim ki; babamdan bir yaş büyük olan Serkan ağabey; 1966 yılında, 18 yaşındayken gelmişti Fenerbahçe’ye. Geliş o geliş… 1980’e kadar 14 yıl futbolculuk ve ardından idarecilik günleri… Hayatı Fenerbahçe olmuş bir insandı…
Babam, 10’lu yaşlarımızda ağabeyim ve beni, Fenerbahçe’mizin ilerleyen yıllarda sık sık ziyaret etmeye başlayacağımız stadı ile tanıştırdıktan sonra, 20’li yaşlarımızda da Serkan ağabeyle tanıştırmış oldu. Birinci tanışmanın duygusal sonucu Fenerbahçeye olan bağımız, fiziksel sonucu ise www.Fenerbahceliyiz.biz oldu. İkinci tanışmanın devamında ise yeni bir ağabeyimiz oldu, ve futbolla pek de ilgilenmeyen annem hariç Erden ailesinin dört ferdi gönül verdikleri kulübe artık kongre üyesi olmuştu.
Sonraları stada her gittiğimde, kulüp binasına da uğrayarak Serkan ağabeyi de ziyaret etmek için bir mazeret arar olmuştum. Ben her ziyaretimde “acaba rahatsız mı edeceğim” diye düşünürken onun her defasında babama selamlarını iletmemi istediğini söyleyerek ve beni tekrar beklediğini belirterek uğurlaması günümün güzel geçmesi için yeterli oluyordu.
Kendisini ziyarete gittiğim bir gün, tesadüfen ben oradayken odasına gelen Başkan Aziz Yıldırım’la onun yanındayken tanışmış, Serkan ağabeyin odasında Başkan’ın Murat Özaydınlı, Mahmut Uslu, Cemil Turan ve Alaattin Metin gibi isimlerle sohbetlerine misafir olmuştum. Yıllar ne kadar da çabuk geçmiş…
Ve sonra, 2008 yılında kanser olduğunu öğrendik. Bu güleryüzlü insan yener dedim, ve yenmiş gibi de göründü herkese…
Ta ki 2012 yılında ben Amerika’dayken babamdan aldığım e-postayla tedavisiyle ilgili olarak Minnesota eyaletinin Rochester şehrindeki Mayo Clinic’te olduğunu öğreninceye kadar…
En son 2011 Temmuz’unda Türkiye’den ayrılmadan önce gördüğüm Serkan ağabeyi ziyaret etmek için Champaign, IL’den Rochester, MN yollarına düştüm. Akşam vaktinde vardığım otellerinde eşi Zeynep Değirmencioğlu ve oğlu Erkan’la birlikte karşıladı beni. Birlikte yediğimiz akşam yemeğinin ardından Zeynep hanım otele dönerken, Serkan ağabey ve yeni tanıştığım oğlu Erkan beyle beraber kahvelerimizi içmek için bir cafe’ye geçtik.
Hastalığının da etkisi vardı elbette ama asıl olarak Türkiye’den ve arkadaşlarından, Fenerbahçesinden uzak olmanın sıkıntısını yaşadığı her halinden belli oluyordu. Ziyaret etmemden duyduğu memnuniyeti tekrar tekrar ifade etti. En azından bir akşamının mutlu bir şekilde geçmesine vesile olduysam ne mutlu bana… Evet 25 Temmuz 2012 Serkan ağabeyi gördüğüm en son gün oldu…
Türkiye’ye döndükten sonra Şubat 2013’de yeğenime doğum günü hediyesi almak için Maraton tribünü altındaki Fenerium mağazasına gittiğimde, asıl amacım Serkan ağabeyi döndükten sonra ilk defa ziyaret etmek üzere Fenerium’dan sonra kulübe uğramaktı elbette. Fenerium’dayken kendisine telefon ettim, ve yazık ki kulüpte olmadığını söyledi, “Fenerium’a geldiğin zamanlarda önce mutlaka bana haber ver” dedi ve görüşme dileğiyle telefonu kapattık. Bir daha ne kulübe gidebildim, ne de kendisine Fenerium’a geleceğimi haber verebildim…
18 Nisan 2013 Perşembe günü, doğum günüme 10 gün kala, hayatımda aldığım en acı telefonlardan birini ağabeyimden aldım; “Serkan Acar vefat etmiş!”
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün son 47 yılında yer alan, yarım asırlık Fenerbahçeli Serkan Acar aramızdan ayrılmıştı. Ağabeyimiz hayata veda etmişti. Babamı aradım, öz kardeşini kaybetmiş gibi sesi kötüydü. Babam ve Serkan ağabey benzer bir hastalıkla mücadele ediyor, başarı hikayelerini birbirlerine anlatmak istiyor gibiydiler…
Yollar şimdilik ayrıldı. Ama ben Serkan ağabeyin güleryüzüne, samimiyetine ve insanlığına doyamadım. Bu hayat değerli insanlarla tanışıp onların sonsuza kadar kaybedildiği bir yer olmamalı… Olamaz… Bu dostluklar ve kardeşlikler gerçek hayatta anlam bulmalı… Allah cennetinde yeniden karşılaşmayı nasip etsin inşallah.
Mekanın cennet olsun Serkan ağabey.
Fenerium’a her geldiğimde sana haber vermeye devam edeceğim…
Nur içinde yat…